Kültürün İnşası
Bir milletin insanlarını mankurtlaştırmak için illaki kafasına ıslak deve derisi geçirip onu işkenceye bırakmak gerekmez, sahip olduğu maddi ve manevi değerleri elinden almanız yeterlidir. Bir millet ki tarihiyle, gelenek görenekleriyle, sahip oldukları dini hassasiyet ve vicdanlarındaki adalet duygusu ile ayakta durur.Siz bir milletin sahip olduğu bu değerleri elinden alırsanız o milleti zaten bilinçsiz bir köle haline getirmiş olursunuz. Kemal Tahir’in bir sözü vardır ki bu konuda çok manidardır. Der ki ” Bir milletin yolu geleceğinde değil, tarihinde kesilirdi. Bir milleti tarihsiz bırakmak onu silahsız, techidatsız bırakmak demektir.” Gerçekten de öyle değil midir ? Bir millet ki tarihinin büyüklüğü ve yüceliği ile içinde bulundurduğu fertlere milli birlik ve milli benliğini en coşkulu şekilde vermesiyle ayakta durur.. Bir millet, tarihinin ve edebiyatının mukaddesatına vakıf olmazsa kaybedeceği çok ama çok şey vardır. Biz millet olarak Fatihlere , Yavuz Selimlere, Kanunilere, Mustafa Kemallere her zaman ihtiyac duyarız. Hamdolsun ki bu millet her zaman böyle hamaseti büyük şahsiyetleri bünyesinden çıkarabilmiştir. Bundan sonra da inanıyoruz ki daha nice hamasetli, ahlaklı, ileri görüşlü insanlar çıkaracaktır. Bizlere düşen görev sahip olduğumuz tarihimizi, kültürümüzü, edebiyatımızı ve milli hassasiyetlerimizi layıkıyla gelecek nesillere objektif bir şekilde aktarmaktır. Mustafa Kemal Atatürk der ki : “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbaline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.” Atatürk’ün dediği gibi bizler cocuklarımıza mutlaka sahip olduğumuz değerleri korumak adına onlara milli varlığımıza düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmesini öğretmeliyiz. Biz millet olarak ne savaşlar, ne yangınlar ne enkazlar gördük. Hulasa her yıkımın altından daha güçlü bir şekilde kalkabilmeyi başardık. Devir çok değişti atalarımızın savaşarak, mübareze ederek zafere erdiği günler geride kaldı. Artık devir teknoloji devridir. Savaş kültürel ve teknolojik olarak yapılmakta, insanlarsa bu teknolojiyi üretmekte ve satmaktadır. Tüm bu gelişmeler bir devletin geleceğini kurtarır mı derseniz kurtarır, ama artık bir milletin geleğeni mühendisi, doktoru,astronomu değil; tarihçisi, edebiayatçısı kurtarmaktadır. Kısacası sosyal bilimler bir medeniyetin geleceğini inşa eden en önemli müesseselerdir. Bir milletin geleceğini inşa edecek olan Sosyal Bilimler’in en önemli nesnesi insandır. Bu nedenledir ki insanlara gereken değer verilmelidir, dedikten sonra konuyu Şeyh Galip’in bir beyiti ile kapatmak istiyorum.
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen,
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen.
“Kendine güzelce bak ki, âlemin özü sensin. Sen varlığın gözünün bebeği olan insansın.”